Değerli sanatçımız Server Demirtaş “Çığlık” adlı eseri ile 5. Mardin Bienali’ne katıldı. Server Demirtaş’ın bu animatronik heykeli; yaşla kırışmış, çığlık atan bir kadını tasvir etmektedir. Eser; bilimkurgu yazarı Ursula K. Le Guin’in acuze figürünü insan ırkının bir timsali olarak desteklemesini anımsatmaktadır. Kendini reprodüktif ve toplumsal zorunluluklardan kurtarmış, benzersiz deneyimler ve bilgeliklerle donanmış olan acuze; Le Guin için insanlık adına ideal bir sözcü anlamına gelmektedir. İçgüdüsel çığlık ise Kore asıllı Amerikalı sanatçı Johanna Hedva’nın Hasta Kadın Teorisi’nde dile getirdiği acıyı ve vücutta neden olduğu ayrışmayı çağrıştırmaktadır. Hedva bu çalışmasında, kadın mistiklerin deneyimlerini analiz ederek acıdaki mistik ve sosyalist potansiyelleri keşfetmiştir. Kayalıkların üzerine oturtulmuş olan mekanda yer alan çığlık atan kadın, tüm bu bahsi geçen potansiyellere eşlik etmektedir.

Çığlık 2
Animatronik heykel, 111 cm x 44 cm x 67 cm
Bozlu Sanat Projeleri Koleksiyonu tarafından desteklenmektedir.
2020

Server Demirtaş, son günlerde dikkat çeken çalışması “Çığlık”ı aslında Corona salgını mağduru 65 yaş üstü için değil, rahatsızlanan babası için yaptığını Sanatatak’a açıkladı.

Benim çok iyimser bir sanatçı olduğumu düşünüyorlar ama ben aslında karamsarım. Bu heykelimi de karamsar bir şekilde yaptım. Dünyanın iyi gittiğine, her şeyin daha güzel olacağına inanmıyorum” diyen Server Demirtaş, heykelin babasının hastalığının ağırlaştığı sıralarda ortaya çıktığını söylüyor ancak bu dönemde yalnızlaştırılan ve yalnız bırakılan yaşlılara da dikkat çekiyor ve heykelini onlara adıyor:

Yaptığım bu işin sosyal medyada görünmesiyle herkes; salgınla, 65 üstünün hain bir şekilde solunum cihazsız ölüme terk edilişleriyle ilgili sandı. Öyle değil, aslında çok kişisel. Üç ay önce babamın rahatsızlığı üzerine başladım bu işe. Babamın durumu giderek ağırlaştı bu süreçte. Heykel de bu esnada çıktı. Salgına denk düştü. O ruha. Herkesin ayrıştırıldığı, bir şekilde dünyadan uzaklaştırıldığı bir dönemde yaşlılar hiç olmadıkları ve aslında unutmak zorunda oldukları yaşlarıyla bu dünyada geçirdikleri yıllarıyla yalnız bırakıldı. Elbette onlara adıyorum bu heykelimi…

1957 yılında İstanbul’da doğan Server Demirtaş, 1977’de Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’ne girer. 1984 yılında mezun olur. Resim bölümünden mezun olmasına rağmen gerek eğitim süreci gerekse daha sonrasında gerçekleştirdiği çalışmalarda üçüncü boyutun olasılıklarını arayan ve kendini her zaman bir heykeltıraş olarak konumlayan Demirtaş’ın ilk dönemlerinde gerçekleştirdiği, gazeteleri PVC’yle kaplayıp katmanlardan oluşturduğu üç boyutlu yerleştirmeleri, dönemi için öncü ve ses getiren çalışmalardır.

Demirtaş’ın sürekli değişimi arayan yenilikçi sanat anlayışı, 1997 yılında farklı mekanik parçaları bir araya getirerek oluşturduğu hareketli heykeller dönemini başlatır. Hiçbir mühendislik eğitimi almayan sanatçının oldukça uzun süreçler gerektiren mekanik heykelleri, Türkiye’de kinetik heykel sanatının önemli örneklerindendir.